9 Mart 2018

Son ültimatom


Şu an uyuyor olmam gerekiyordu, ama bazı geceler vardır ki yatakta ne kadar dönersen dön yine de uyuyamazsın. Hemen yanlış anlamayın, aşk acısından falan değil. Bu öğlen dört saat kadar bir kestirme durumum oldu, kestirmeden çok tek başına gece uykusu gibiydi. Kahveyi de fazla kaçırdım.

Sağlıklı bir insanın uykuya dalma süresi on dört dakikadır, eğer yatakta on beş dakikadan fazla durduğun halde uyumayı başaramıyorsan kalkıp bir şeyler yapman gerekir, uyumak fikri artık zaten mümkün değildir. Ben de bu yazıyı hazırlamaya karar verdim, ikilemler hep hoşuma giden bir konu olmuştur.

Yine bunun gibi, hayatta bazı durumlar olur ki, ya kendini tamamen içeri çekmen ya da bulunduğun yerden tamamen uzaklaşman gerekir. Başka bir seçim şansın yoktur, orta noktada buluşmak için pazarlık yapılmaz, bu pazarlık teklif dahi edilemez. Biz bu durumlara ikilem veya dilemma diyoruz. 

Önünde iki yol vardır, birisinden mecburen ilerlemen gerekir.

Yine hayatta bazı ikilemler vardır, bunlar basit ikili seçimlerden çok daha farklıdır. Bu bir teklif değildir, ya yaparsın ya da ölürsün. Yine iki yol vardır, yalnız bu yollardan birisi yine zaten şu an olduğun yere, hatta birkaç ay önce bulunduğun bir yere çıkar, diğer yol ise kurtuluşa ve özgürlüğe açılır.

Bu "yap ya da öl" fikriyle sunulan seçimlere de ültimatom diyoruz.

Mavi hap ve kırmızı hap oyununu hatırladınız mı?

Ültimatomların yalnız devletler arasında olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. İnsan ilişkileri açık ya da üstü kapalı olmak üzere geri alınamayacak, dönüşü olmayan sözde seçimler ve ciddi tehditler barındırır.

Poker oynamış olanlar bilir, vakit gelir ki "all in" deyip tüm paranı ortaya koyman, her şeyini riske atman gerekir, yoksa yapılabilecek en mantıklı hareket masadan kalkmaktır.

Size masadan kalkış hikayemi anlatacağım.

Köpeği istediğiniz kadar bağlayın, fırsat bulursa kaçar
Rollo Tomassi'nin ilişkiler için en ÖNEMLİ kuralı 
Romantik, kişisel, iş tabanlı, ailesel... HERHANGİ bir ilişkide en güçlü kişi, diğer kişiye en az ihtiyaç duyandır.
Bunu bilmek için filozof imparator olmaya gerek yok, değil mi?

Eğer ekonomik özgürlüğünüzü sağlam bir temele oturtmadıysanız, potansiyel bir durumda da bu özgürlüğü kazanacağınızı göremiyorsanız size finansal destek sağlayan ailenize sırtınızı tümüyle dönmeniz mümkün değildir, çünkü güçlü olan bu desteği sağlayanlardır.

Eğer bir kadın hayatı boyunca hiç çalışmamışsa, yine bu finansal özgürlüğe sahip olamayacağı için belki senelerden beri nefret ettiği kocasından ayrılması mümkün değildir. Kadının çocukları vardır, çocuklar yiyeceğe ve korumaya ihtiyaç duyar. Bu yüzden hayat Hollywood filmlerine benzemez. Kadın, genellikle, çantasını alıp gitmek yerine bu duruma ömrü boyunca katlanmak zorunda kalır.

İlişkilerde en sert ültimatomlar, yine en güçsüz taraftan gelir.

Çekip gitme özgürlüğüne sahip olmayan ya da bunu göze alamayan taraf, ilişki üzerinde elde etmek istediği kontrolü, tamamen mantığa aykırı bir biçimde, iki yoldan birini seçme özgürlüğünü tanıyarak karşı tarafa verir.

Size kendi hikâyemden bahsedeceğim. 

Hanımefendinin ismini yine veremeyeceğim, büyük ihtimalle de hiçbir zaman bir hanımefendinin ismini size vermeyeceğim, bu yüzden ona Prenses Ela diye sesleneceğiz. Şaka lan şaka, coşmayın hemen, Pınar diyelim.

Anlatacağım olayın üzerinden bir ay kadar önce Pınar ile yollarımızı ayırdık, gördüğüm muamele karşısında uzun zamandır yapmam gereken şeyi gerçekleştirerek ondan ayrıldım. Bu ayrılık sonrasında tüm kozlar benim elimde gibi gözüküyordu, bana WhatsApp'tan fotoğraflarımızı atıp acıklı şeyler yazıyordu. Bu aciz yakarışlar karşısında içimdeki ölmeye yüz tutmuş Beta, hayatta kalmak için son çırpınışlarını gösterdi ve beni tükettiğini, benimle birlikte kendi de tükendiğini bildiğim sevgimin közlerinden tekrar bir "her şeyi yoluna koyma" alevi, son kez olmak üzere tutuştu. Ona tekrar geri döndüm ve ilişkimize bir şans daha vermeyi teklif ettim.

İşler beklediğim gibi gitti mi dersiniz? Eğer işler beklediğim gibi gitseydi şu an bu yazıyı hazırlıyor olmayacaktım. Bunun yerine o şirin "günaydın" mesajlarından birisini yazıyor olurdum.

Olayların nasıl gideceğini aslında biliyordum, sonuçta Kırmızı Hap ve Manosphere ile tanışmam bundan iki sene öncesine kadar gidiyor. Tüm teorileri, oyunu bildiğim ve körkütük derecede bunlara hak verdiğim, her yerde savunuculuğunu yaptığım halde bu gerçekleri hayatıma uyarlamamak için uzun süre başarıyla direndim.

Pınar tam anlamıyla hayatıma geri dönmeyi kabul etmedi. Hayatımda bir şekilde artan kadınların çokluğundan rahatsız oluyordu. Bahsettiğine göre artık ona eskiden verdiğim kadar değer vermiyordum, onu önceliğim olarak görmüyordum ve güven veren yapımı kaybetmiştim. Bu bahsedilenlere göre doğru yolda ilerliyormuşum.

Nihayetinde bunların hepsini tekrar sağlayacağıma dair kendisine söz verdim. Tekrar buluşmaya başladık, yüz yüze her zaman güçlü olan iğfal yeteneklerim sayesinde onu tekrar öpmeyi, güldürmeyi ve kendim de bu durumdan zevk duymayı başardım. İlişkinin ilk baştaki heyecanının geri döndüğünü hissediyordum, ikinci bir balayı fikri kimin hoşuna gitmez ki? Sözünü verdiğim gibi her şeyi yoluna sokmayı başarıyordum.

Uzun zamandır ağır, harbi çok ağır Beta özellikleri göstermiş olan bana karşı tatmin testleri tabii ki dur durak bilmedi. Bazılarında biraz başarısız oldum ama durum hala kurtarılabilir gözüküyordu, bazılarında ise fena halde patladım. Bu yüzden Pınar'ın bana karşı olan tavrı git gide daha soğuk, hatta katlanılamaz bir hale geldi. Elinden kaçan fırsatı izlediği sırada, insan, mantıklı bakışını korumayı başaramıyor. Tüm teori ve oyun bilgimi unutmuş olan ben, bu soğuk tavrın neden olduğunu far görmüş ceylan gibi izleyip anlamaya çalışıyordum.

Sonra kafama bir şey dank etti. Sonun zaten geldiğini, ölmüş bir çiçeği diriltmeye çalıştığımı anladım. Bu yüzden kendimi geleceğe, eğer mümkün olursa da şu an kurtarmaya çalıştığım ilişkiye bir şekilde hazırlamaya koyuldum. Tekrar spor yapmaya başladım, meditasyon benim için yeni bir fikirdi ama faydalarını hemen hissettim, yeni kıyafetler aldım, yeni insanlarla tanışmaya başladım, hayatımda ilk kez bir felsefe kitabını ciddiye alarak ve anlayarak okudum. Hayatımda yaptığım bu değişikliklerden Pınar'a da bahsettim.

Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Bunu anladığım an her şey değişti.
"Hayatımdaki bu değişiklikleri senin için değil, kendim için yapıyorum, Pınar. Uzun zamandır kendimi ve mutluluğumu çok fazla ihmal ettim. Bu değişiklikleri kendim için yapıyorum ama ilişkimize de çok faydası olacağını biliyorum. Bu süreçte en büyük destekçim, zaten en yakın dostum olan sen olacaksın."
Pınar'a açık açık "senin için değil, kendim için değişiyorum" dedim. Bu mesajdan sonra, artık hiçbir türlü "kaybetme korkusuna" sahip olmadığımı, kendimi bilinmeyen geleceğe her türlü duygudan bağımsız olarak hazırladığımı anlaması uzun sürmedi. Bir anda tüm güç dengesi tekrar tersine döndü. Ayrılığın başından beri elimde olan güç dengesi tatmin testlerinde olan başarısızlığım yüzünden tekrar onun eline geçmiş, attığım bir mesajla şimdi tekrar kucağıma, güzelinden bir altın tepside düşmüştü.

Bir ilişkide terazilerin yerinden bu kadar sık ve radikal şekilde oynaması sağlıksızdır.

Pınar'ı iyi tanırım, uzun süre boyunca tek arkadaşı bendim, her zaman inatçı ve saldırgan bir kadındı. Elinden kaydığını anladığı güç dengesini uzaktan izlemekle yetinemezdi, bu yüzden bana karşı son kozunu oynadı.

Son ültimatom

Aşağıdaki ilk mesajdan sonra işlerin nasıl karışacağını anlamamak için diplomalı salak olmak lazım. Her zaman duyduğum basit şeylerden biri olduğu için pek ciddiye almadım, Pınar hep kıskanç ve özgüveni düşük bir kadındı, o sıra fırındaki buğulamanın pişmesini beklerken YouTube'dan oyun videoları izliyordum.
PINAR: Kızlarla konuşuyor musun hiç?
BATUHAN KRAL: Sınıftan birkaç kızla konuşuyoruz arada; Instagram'dan, Twitter'dan falan yazanlar da oluyor.
PINAR: Kimler mesela?
Sınıftan bir kızla olan WhatsApp konuşmasından ekran görüntüsü aldım, yolladım. Sınıftan bu kız ders programı atmış, bir de kedi sahiplenişimle ilgili bir şey önermiş. Belki başka şeyler de söylendi bu sırada, hiçbirini hatırlamıyorum mantıklı nedenlerden dolayı. Hatırlanacak şeyler bile değiller demek ki.
PINAR: Ben "sana güvenemiyorum" dediğim halde hala başka kızlarla konuşuyorsun ya, hayranım şu verdiğin değere.
PINAR: Seni herhangi bir kızla daha samimi görürsem direkt silerim, felsefe ya da büyüklük yapamam bu konuda, kusura bakma. :((((((((((((((((((
Ya hayatındaki diğer tüm kızlarla bağını koparır ve köpeğim olursun ya da seni direkt silerim.

O an beynimin içerisinde bir şeyler koptu. Hem daha sabah bahsettiğim ve gerçekten ciddiye aldığım şeyler hakkında alaylı şekilde konuşulması, hem de beni sözde "direkt silebilecek" ve bunu açıkça dile getirebilecek cesarete sahip olması tüm kontrolü kaybetmeme sebep oldu.

Tüm köprüleri yaktım.

Pınar, sadece kendi kontrolünü değil, ilişkinin ve benim üzerimdeki kontrolünü de son kez olarak kaybetti. 

Telefonda ona hayatı nasıl zindan ettiğimden, senelerini ve aylarını nasıl çaldığımdan bahsetti. Aynı şeyleri üç gün sonra ağlayan bir sesten tekrar dinledim, "özür dilemeyi düşünüyor musun" diye sormaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.

Özür dilemedi, dilese de affedemezdim.

Ültimatom vermek, güçsüz olduğunu ilan etmektir

Şimdi ültimatomlar hakkında konuşmaya başlayalım, ültimatom vermenin tüm olayı kontrol ve güç ile ilgilidir. Romantik partnerine ültimatom veren kadın, yalnızca ilişkinin üzerinde kontrol elde etmeye değil, aynı zamanda erkeğinin üzerinde de kontrol elde etmeye çalışıyordur.

Erkek, bu durumda ya kadının arzu ettiği düzeyde bir momentum göstermiyordur ya da kadının arzu ettiği yönün tümüyle karşıtına gidiyor demektir.

Ültimatomların en hoşuma giden kısmı da en basit mantığa dahi aykırı (counterintuitive) olmalarıdır.
Ültimatomlar, üzerinde pazarlık yapılmaya çalışılan ikilemlerden doğar.
Ültimatomlar, kontrolü elde etmek isteyen kişiye değil, bunun tam tersi olan karşı tarafa hediye eder.

Ültimatoma boyun eğmek, yani hayatındaki tüm kadınlarla bağını koparmak veya çekip gitmek seçeneklerine sahip olan kişi, artık kontrolü tamamen eline almış demektir.

Gerçek şu ki, arzu satın alınamaz, arzunun pazarlığı yapılamaz.

Arzu için ültimatom da verilemez.
Ultimatums are declarations of powerlessness because you are resorting to a direct threat to get someone to do what you want them to, and in doing so you OVERTLY confess your weak position. If you were in a genuine position of control it wouldn’t be necessary to resort to an ultimatum; you’d simply use that control. There are many ways to effect a change in another person, but ultimatums will never prompt a genuine change. If they change behavior it’s prompted by the threat, not unprompted, organic desire. 
Rollo Tomassi

2 yorum:

  1. https://alfaloji.net Alfaloji Forum - Maskülen Yaşam Rehberi

    Sadece erkeklere özel forum.

    YanıtlaSil